Yoğun göğüslere sahip olmak, kadınlarda meme kanserinin en büyük risk faktörü olabilir. obezite ve aile öyküsü gibi bilinen tüm risk faktörlerinden daha çok, Kaliforniya Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma ortaya koymaktadır.
Araştırmacılara göre, memelerinin, yağ yerine glandüler dokuları daha fazla olan kadınlar, kanseri geliştirme olasılığının iki katıdır.
(Leeds Üniversitesi, glandüler dokuyu iki tip bezin bir karışımı olarak tanımlar: endokrin ve ekzokrin. Endokrin bezleri, kandaki hormonları salgılayan kanalsızdır. Ekzokrin bezleri kanallara sahiptir ve hormonları yüzeylere salgılar.)
Araştırmacılar, meme kanseri taramasının kalitesini izlemek için tasarlanmış bir araştırma girişimi olan Meme Kanseri İzleme Konsorsiyumu’na kayıtlı olan 40-74 yaş arası 200.000’den fazla kadın üzerinde risk faktörlerini değerlendirdi.
İşte bir kadına göğüs kanserini bulmaya yönlendiren “numara”
200.000 artı kadının 18.400 ‘den fazlası 184,000’ i çeşitli aşamalarda göğüs kanserine sahipti.
Amerikan Radyoloji Kliniği’nin Göğüs Görüntüleme Raporlama ve Veri Sistemi (BI-RADS) tarafından belirlenen dört kategoriye göre her kadın için meme yoğunluğu kaydedildi. Kategori A, çoğunlukla yağdan yapılmış göğüslerdir; B kategorisi dağınık yoğun dokuya sahip göğüslerdir ancak çoğunlukla yağlıdır; C kategorisi orta derecede yoğun dokuları olan ve D sınıfı en az yüzde 75 yoğun dokudan oluşan göğüsler olan göğüslerdir.
Sonuçlar, meme yoğunluğunun hem menopoz öncesi hem de menopoz sonrası kadınlar için en yaygın risk faktörü olduğunu göstermiştir.
Ayrıca, menopoz öncesi kadınlarda meme kanserlerinin yüzde 39’undan fazlasının ve menopoz sonrası kadınlarda yüzde 26’dan fazlasının, daha yüksek meme yoğunluğu olan tüm kadınların daha düşük yoğunluklu BI-RADS kategori B’ye kaydırılması durumunda potansiyel olarak önlenebileceğini bulmuşlardır.