İlişki belirli bir süre sonra ciddi bir düzeye gelir. Çiftler birbirlerini anlayıp, sevdiklerini ve bundan sonraki ömürlerini birlikte geçirmek istediklerini düşünürler. Ve bu noktada aileler devreye girer. Artık isteme, söz ve nişan gibi özel günler söz konusudur. Ve tabi ki yüzük seçimi.
Aslında nişan yüzüğü; çok eski tarihlere dayanır. İlk çağlarda bile erkekler sevdikleri ve ya beğendikleri kadınları başka bir erkeğe gitmesin diye keten ve ya sazdan örülmüş iplerle bağlarlarmış. Kadın eğer erkeğe güven verirse önce ayaklarını, sonrada kollarını çözmeye başlarmış. Ama yinede kadının ona ait olduğunun bilinmesi açısından bir parmağında ip bağlı kalırmış.
Eski mısır geleneklerinde de kadınların farklı bitkilerden parmaklarına yaptığı aksesuar olarak kullanılan yüzükler, zaman içerisinde sonsuz aşın sembolü olmuş. O dönemlerde güneş ve ay çok büyük bir inanç unsuru olduğu için güneş ve ay gibi yuvarlak bir çembere sahip olan yüzükler sonsuz bir birlikteliği ve aşkı simgelemekteymiş.
Bazı inanışlarda yüzük parmağından kalbe giden önemli bir damar geçtiği söylenir. Fakat bu bilimsel bir tespit değildir. Sonuç olarak bütün damarlar bir şekilde kalbe gider.
Nişan yüzükleri evliliğe atılan ilk adımı simgeler. Nişan kelimesinin anlamı işaret ve izdir. Nişan yüzüğü de evliliğin bir belirtisi ve izidir. Bu şekilde insanlar bir kişinin parmaklarına bakarak onun nişanlı, evli ya da bekar olup olmadığını anlayabilirler. Nişan yüzüklerinin içine genellikle evlilikle birlikte tarih ve eşin ismi yazılır. Bu da sanırım bir çeşit kimlik belgesi gibi düşünülmüş olabilir.